AUKUS, Güney Pasifikte bir sıçrama tahtası mı?

AUKUS; Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri arasında 15 Eylül 2021'de Hint-Pasifik bölgesi için ilan edilen bir üçlü güvenlik anlaşmasıdır. Paktın güvenlik çerçevesinin dışında ayrıca; gelişmiş siber, yapay zekâ ve makine öğrenmesi, kuantum teknolojileri, denizaltı yetenekleri, hipersonik ve karşı hipersonik teknolojiler, elektronik harp, inovasyon ve bilgi paylaşımı konularında da iş birliğini içermekte. AUKUS, geleneksel hükümetler arası iş birliğinin bir tamamlayıcısı veya ikamesi olarak düşünülebilecek bir mini-lateralizm örneğidir. Yeni bir ittifak gibi lanse edilse de gelişmiş askeri yetenekler ve teknolojiler üzerinde iş birliğini derinleştirmeyi amaçlayan, odaklı bir güvenlik ortaklığıdır.

AUKUS'un taraflara vaadi, her şeyden önce çok değerli yetenekler sunan, güvene dayalı, devletler arası çok taraflı bir ilişki kurmak. Etkili bir şekilde uygulanırsa, AUKUS yalnızca Avustralya için yeni denizaltılar teslim etmekle kalmayacak, belki de daha da önemlisi, olağanüstü teknolojik gelişme derinliği, yüksek teknolojilere erişim yoluyla ABD'nin en yetenekli müttefiklerinden oluşan seçkin bir grupla nasıl çalıştığı konusunda devrim yapmak için bir sıçrama tahtası olabilir. Sınıflandırılmış materyaller ve fikri mülkiyetin genişletilmiş paylaşımı.

Savunma analistleri, yapay zekâ başta olmak üzere ileri teknolojileri de kapsayacak olan AUKUS paktının, on yıllardır kurulamayan ama beklenen en büyük savunma ortaklıklarından biri olduğunu söylüyor. Bu beklenti ya da değerlendirme ne kadar doğrudur bilemeyiz ama, kurulan bu paktın “Yıkıcı Teknolojiler”i odağına aldığı aşikardır.

 

Güvenliğin bir enstrümanı olarak Yıkıcı Teknolojiler

Geçtiğimiz senelerde ortaya konan “Yıkıcı Teknolojiler” yaklaşımının kısa ve orta yakın dönem vizyonunu da üstlenen AUKUS, bir güvenlik paktının ötesine geçerek, ileri (savunma) teknolojileri kümelenmesi misyonuyla ortaya çıktığı düşünülebilir.

Ortaya çıkışı ve anlaşma sonrası birçok spekülasyona da maruz kalan paktın tarafları, ittifakı eleştiren Çin hükümeti sözcüsünden sonra birbirinden bağımsız ve farklı demeçlerde bulundu. İngiltere Başbakanı Johnson İngiliz parlamentosuna, hareketin Çin'e karşı olmadığını söylese de Beyaz Saray kaynaklarına göre, bunun Çin'in Hint-Pasifik bölgesindeki etkisine karşı koymak için tasarlandığı duyumları kamuoyuna yayıldı.

Çin’in, anlaşmayı "son derece sorumsuz" şeklinde açık olarak kınadığı süreçte, Dışişleri bakanlığı sözcüsü Zhao Lijian, bunun "bölgesel barış ve istikrarı ciddi şekilde baltaladığını ve silahlanma yarışını yoğunlaştırdığını" belirtti. Ayrıca Çin'in Washington Büyükelçiliği, ülkeleri "Soğuk Savaş zihniyeti ve ideolojik önyargı" ile suçladı. Avrupa Birliği tarafında ise, AB'nin AUKUS hakkında bilgilendirilmediğini ve sonuçlarının düşünülmediğinin kabul edilmesiyle AB tarafından da hazırlıksız yakalandı. Avrupa Komisyon Başkanı Ursula Von der Leyen’in, ABD’nin Fransa’ya tavrının “kabul edilemez” olduğunu belirtti.

Fakat öncesinde Fransa ile yapılan dizel denizaltı anlaşmasının “bozulma” sürecinde de bazı negatif olaylar gelişmişti. Önce Avustralya'ya denizaltı tedarik etmekten sorumlu şirketin sistemi hack'lendi. Sonrasında proje anlaşmasının kritik bir maddesi olan, projede çalışan işçilerin %90’nın Avustralya’lı olması anlaşmasının Fransa tarafından %60’a çekilmesi proje üzerinde soru işaretlerini arttırdı. Tüm bu sorunlar ışığında, Avustralya'nın mevcut anlaşmayı rafa kaldırması için daha iyi bir anlaşmaya ihtiyacı vardı. Fransa ile yapılan dizel denizaltılar yerine önerilen nükleer denizaltıların avantajları daha iyiydi ve böylelikle ipler koptu. 50 milyar Avustralya doları değerindeki (31 milyar Euro; 27 milyar Sterlin) 12 dizel denizaltı inşa anlaşmasını fes etti. Avustralya'nın en büyük üçüncü ticaret ortağı olan AB bölgesinin önemli bir paydaşı ile oluşan bu gerginliğin, hizmet sektörü ve ürün ticaretinde geçen yıl 72 milyar dolara ulaşan ikili ticaret hacmini nasıl etkileyeceği ise muamma.

Bu denli geniş çaplı bir ticareti etkileyecek anlaşmanın bozulma nedeni ise nükleer denizaltı olarak görülüyor. Avustralya, ABD tarafından sağlanan teknolojiyi kullanarak ilk kez nükleer enerjili denizaltılar inşa edebilecek. Ancak Avustralya'nın Çin'in yarattığı olası tehdide karşı imzaladığı bu anlaşma, uzun vadeli dostluklara gölge düşürmüşe benziyor. Bununla birlikte 1,5 milyon Fransız vatandaşının yaşadığı Hint Pasifiği bölgesini stratejik ve ekonomik açıdan önemli bir bölge olarak değerlendiren Fransa için, Avustralya'yla yapılan olası bir iş birliği de büyük bir önem taşımakta. Bu arada Yeni Zelanda, nükleer enerjili denizaltıların mevcudiyetine ilişkin mevcut bir politikaya uygun olarak Avustralya'nın denizaltılarını sularından yasaklayacağını söyledi. Yeni Zelanda, Avustralya’nın da içerisinde yer aldığı Five Eyes üyesi olmasına rağmen, Pasifik'te ABD veya Çin ile uyum sağlama konusunda daha temkinli davranıyor.

 

Bundan Sonra Ne Olacak?

Uzmanlar AUKUS'un başarısının; yasal çerçevede kurumsal kaynakların taahhüdünün sağlanmasına, paktı yönetmekle görevli çalışma gruplarının güçlendirilmesine, başarının önündeki engelleri belirleme ve yönetme becerisine ve istihdama bağlı ölçülebilir başarı göstergelerine bağlı olduğunu belirtiyor.

Böyle bir çerçeve, özellikle AUKUS yapay zekâ, kuantum ve diğer önemli savunma teknolojilerinde fırsatlar ararken, inovasyonun gelişmesine izin verebilir. Fakat özel sektörün rolü ve buradaki komplikasyonlar, AUKUS'un yeterince analiz edilmemiş bir yönüdür. Örneğin, Lockheed Martin, Avustralya'ya yakın zamanda feshedilen Fransız denizaltı sözleşmesi için silah sistemlerini sağlayacaktı, şu an ise şirket yeni planlanan Avustralya nükleer denizaltısının silah sistemlerinin tedarikçisi olabilir. AUKUS'un duyurulmasından sadece iki gün sonra, BAE ve Rolls Royce, Birleşik Krallık için Avustralya'nın yeni denizaltısı ve Lockheed için de etkileri olabilecek yeni bir nükleer enerjili denizaltı tasarlama sözleşmesini kazandı. Güvenlik paktına, savunma sanayiinin katılımı daha fazla dikkat çekeceğinden, incelenmesi gereken ticari veri hassasiyetleri ve fikri mülkiyet konularına ilişkin sorunları da gündeme getirecektir. AUKUS iş birliği çerçevesini geliştirme sürecinde, iş birliğinin önündeki birçok engele sadece teknik değil, aynı zamanda bürokratik, bütçesel, kültürel, düzenleyici, politik ve stratejik bir ışık tutacaktır.


Muzaffer Ünsaldı | SAHA İstanbul Kurumsal İletişim ve Marka Yöneticisi