DeltaV’nin Geliştirdiği “SORS” Cumhuriyetin 100. Yılında 100 km İrtifayı Geçerek Uzaya İmzasını Attı

DeltaV’nin Geliştirdiği “SORS” Cumhuriyetin 100. Yılında 100 km İrtifayı Geçerek Uzaya İmzasını Attı

DeltaV Uzay Teknolojileri tarafından geliştirilen Sonda Roket Sistemi (SORS), Cumhuriyet’in 100.yılında 100 km irtifayı geçerek dünyada parafin ve sıvı oksijen çiftini kullanan hibrit roketin uzaya ilk çıkışını gerçekleştirmiş oldu. Dünyanın en kabiliyetli ve büyük sonda roketlerinden biri olan SORS’un ilk fırlatılışı Aralık 2020’de gerçekleştirildi ve şu ana dek 17 kez başarılı şekilde fırlatıldı. Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) Ay Araştırma Programı Projesi (AYAP) kapsamında geliştirilen Hibrit İtki Sistemi (HİS), SORS'un faydalı yük bölümünde 100 km irtifada ikinci kademe olarak ateşlendi. Uzaydaki ilk hibrit roket sistemi ateşlemesinin gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyen DeltaV Uzay Teknolojileri Genel Müdürü ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Karabeyoğlu, konuyla ilgili bilgi verdi.

Dünyada ilk defa bir hibrit roket motorunu uzayda ateşledik

T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın kurduğu, Savunma Sanayi Teknolojileri’nin (SSTEK) yüzde 100 iştiraki DeltaV Uzay Teknolojileri tarafından geliştirilen Sonda Roket Sistemi (SORS), Cumhuriyetin 100. yılında Dünyada parafin/sıvı oksijen çiftini kullanarak 100 km irtifayı geçen ilk hibrit roket olmuştur. Ay Araştırma Programı Projesi (AYAP) kapsamında geliştirilen Hibrit İtki Sistemi (HİS), SORS’un faydalı yük bölümünde 100 km irtifada ikinci kademe olarak ateşlendiğini ve uzaydaki ilk hibrit roket sistemi ateşlemesinin gerçekleştiğini söyleyen Doç. Dr. Arif Karabeyoğlu, “Sonda roketleri uzaya çıkıp geri gelmektedir, yani uzayda kalmamaktadır. Sonda roketlerinin yörüngeye fırlatma yapan roketlerden farkı budur, dolayısıyla daha küçük şekilde üretilebilmektedir. Yörüngede kalmak oldukça zor ve maliyetli bir süreçtir. Biz SORS’u Hibrit Uzay Roket Motoru Geliştirme (HURM) Projemizin ana çıktısı olarak geliştirdik. Yaklaşık 2.5 senedir fırlatmalarını başarı ile yapmaktayız. 17 tanesi şu ana kadar fırlatıldı. Örneğin Türkiye Uzay Ajansı ile yürütülen ve Türkiye Milli Uzay Programı hedeflerinden olan Ay Araştırma Programı’nda (AYAP) kullanacağımız uzay motorunun uzaydaki testini sonda roketiyle yaptık. SORS Sonda Roketiyle 100 km’nin üzerine çıkarak uzay ortamına ulaştık. Uzay motoru HİS’in uzayda ilk ateşlemesini gerçekleştirdik. Bunun devamı geliyor, birkaç hafta sonra bir fırlatmamız daha var. Sürekli üzerine koyarak, tecrübe edinerek gitmekteyiz. Bu, Türkiye Uzay Ajansı’nın bir projesi ve onlarla beraber çalışmaktayız. Bunun 2023 yılına denk gelmesi çok kıvanç verici oldu. 100. yılda güzel bir fırlatma gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. 100 km irtifanın üzerine çıkmanın ötesinde üzerine koyduğumuz sistem uzayda çalıştıracağımız, Ay Araştırma Programı Projesi’nde (AYAP) kullanacağımız bir roket motorudur. Bunun iç balistiği birebir aynı olan versiyonunu uzaya sonda roketimizle taşıdık. Burada bir ateşleme gerçekleştirdik. Böylece bir hibrit roket motorunun dünyada ilk defa uzayda ateşlenmesi de gerçekleşmiş oldu” diye konuştu.

İskoçya gibi coğrafi şartların uygun olduğu yerlerde çok daha yüksek irtifalara çıkılabiliriz

Sonda roketlerinin güvenli ve maliyet açısından avantajlı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Karabeyoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonda roketinin en büyük avantajı maliyet; bunun sebebi ise hibrit roket kullanmamız… Bir diğer önemli avantajı ise emniyetli olmaları. Örneğin bu roketleri Teknopark İstanbul’un içerisinde üretebilmekteyiz. Kurtköy’deki fabrikamızda üretebilmekteyiz. Bu kadar küçük bir endüstriyel alanda bu işleri yapabilme avantajı maliyet olarak büyük faydalar sağlamaktadır. Dolayısıyla hibrit roketlerin bu güvenilirliği ve basitliği sonucu ortaya çıkan maliyet avantajı sonda roketlerinde tüm dünyada rekabetçiliği artırmaktadır. Dünyada birçok ülke sonda roketiyle ilgilenmektedir. Kullanmak ve kendi ülkelerinden atmak istiyorlar. Türkiye’nin coğrafi konumu sebebiyle çok yüksek irtifalara çıkacak roketleri atmak zor… Etraftaki güvenli alan sınırlı, örneğin Karadeniz büyük roketler için küçük kalıyor, Akdeniz, deniz ve hava trafiğinin çok yoğun olduğu bir bölge, dolayısıyla buralarda roket fırlatmak zor… Yakıtını az koyarak ve rampa açısını düşük tutarak roketin performansını düşürerek atmak zorunda kalıyoruz. Normal şartlarda 150-200 km’ye kadar çıkması gereken sistemleri 110-120 km’lere kadar çıkarabilmekteyiz. Özetle, daha verimli atabilmek için daha geniş yerlere gitmeye ihtiyaç var. İskoçya’nın batısındaki adacıklar fırlatma yapmak için çok uygun, adacıkların önü tamamen Atlantik Okyanusu, üstelik adalardaki nüfus çok az olduğu için emniyetli de.

Sonda roketlerinin birçok avantajı bulunuyor

Sonda roketlerinin uzayda çeşitli testleri yapmak için imkan sağladığını belirten Doç. Dr. Karabeyoğlu, şunları söyledi: “Dünya sonda roketlerini uzayda 10 dakikalar seviyesinde yerçekimsiz süreye sahip olmak için kullanıyor. Bu 10 dakikada epey bir deney yapılabiliyor. Bunun dışında uzay ortamında olunması dolayısıyla uzayda kullanılacak haberleşme sistemi gibi sistemlerin testleri yapılabiliyor. Geri geliş sırasında atmosfere girilen hızlar hipersonik seviyede hızlar olduğu için burada da hipersonik alanda yapılabilecek testler gerçekleştirilebiliyor. Tüm dünyada hipersonik rüzgar tünelleri çok pahalı olduğu için bu süreç sonda roketi türü fırlatma sistemleriyle yapılmaktadır. Dolayısıyla böyle bir test platformu da sunmaktadır. Bunun ötesinde hava ve balistik savunma sistemlerini denemek için de önemlidir. Yani bunu NATO tatbikatlarında da kullanmak mümkün olabilecek. NATO’nun bazı tatbikatları, eğitimleri olur. Bu eğitimlerde fırlattıkları roketler oldukça pahalı, dolayısıyla böyle bir sistem onların da maliyet etkin bir şekilde önlerini açma imkanı sağlayabilir. Bizim için öncelik bu teknolojiyi daha da geliştirerek dünyada daha rekabetçi hale getirmek ve belki de ileride fırlatma sistemlerinde bir kademe olarak kullanılmasını sağlamak diyebiliriz.”

Hedefimiz, maliyet etkin teknolojiler geliştirerek uzayda söz sahibi olmak

Aynı zamanda SAHA İstanbul üyesi olan DeltaV Uzay Teknolojileri’nin Genel Müdürü Doç. Dr. Karabeyoğlu sözlerini şöyle noktaladı: “SpaceX bu işe girdikten sonra, uzaya fırlatma yapmak son derece maliyet etkin bir hale geldi. Maliyetleri 3-4 kat düşürdüler. Dolayısıyla şu anda dünyada gerçekten SpaceX ile rekabet etmek zor ancak rekabet edebileceğimiz alan; uzay içerisinde hareket edebilmek çünkü SpaceX bu uyduları uzaya atıyor ancak uzayda dağıtımının yapılması lazım... Uzaydaki hareketi sağlayabilecek teknolojiyi biz DELTA V’de geliştirmekteyiz. Ay motorunda kullandığımız hibrit roket teknolojisi aslında uzayda kullanmaya çok uygun… Biz yörünge transfer araçlarının motoru olarak dünyada sayılı ülkelerden bir tanesi olmak istiyoruz. Bu doğrultuda Selçuk Bayraktar’ın kurduğu Fergani Uzay Teknolojileri’nin amaçlarından bir tanesi dünya yakın yörüngesine takım uyduları yerleştirmek, bunları kullanarak haberleşme, konumlandırma türü hizmetler vermek, bunun ötesinde yörünge transfer araçları geliştirmek… Bu araçlarla sadece kendi uydularını değil dünyada ihtiyacı olan her uyduyu uzayda hareket ettirebilmek… Yani Fergani Uzay Teknolojileri de DELTA V’nin hibrit roket teknolojisini kullanmak suretiyle maliyet etkin bir şekilde dünyada söz sahibi olacak teknolojileri, sistemleri ve platformları geliştirmektedir. Bu durum ülkemizi dünyada çok önemli bir yere koyabilir. Henüz belki fırlatma süreçleri tüm dünyada SpaceX gibi bir firmanın tekelinde ancak uzay içerisinde hareket etme kısmı henüz bomboş... Birçok firma ve ülke bu işi deniyor ancak yaptıkları sistemler hem küçük hem de maliyet etkin değil… Dolayısıyla Fergani Uzay Teknolojileri’nde kullandığımız bu teknolojinin büyük bir avantajı var. Biz de bu avantajı kullanarak yakın gelecekte uzaya çıkarak bunun teknolojik gösterimini yapıp söz sahibi olmayı istiyoruz.”